ISI YALITIMI ÇEVREYİ KORUR
Rusya’nın Çernobil bölgesindeki nükleer santralde ortaya çıkan bir arıza, nükleer enerjinin insanlar ve çevre için nasıl bir tehdit oluşturduğunu apaçık gösterdi. 1988 yılındaki olayda, nükleer santralden sızan radyasyon, çok sayıda insanın hemen, çok daha fazla sayıda insanın da ölümcül hastalığa yakalanarak bir süre sonra hayatını kaybetmesine yol açtı. Bölgenin doğal dengesi tamamen bozuldu, sağlıklı yaşam olanağı kalmadı. Çernobil’den sızıntı nedeniyle yayılan radyasyon, yalnızca santrali çevreleyen bölgeyi etkilemekle sınırlı kalmayarak hava akımlarıyla Avrupa’nın yakın ülkelerini ve Türkiye’yi de etkisi altına aldı. Bugün, özellikle Karadeniz bölgesinde, kanser vakalarında büyük bir artış gözleniyor. Bilim insanları, kanser vakalarındaki artışın nedeni olarak, Çernobil’deki kazayı işaret ediyor.
İnsan ve çevre için tehdit oluşturan ne yazik ki sadece nükleer enerji değil. Dünyanın enerji ihtiyacının % 60’ından fazlasının elde edildiği fosil yakıtlar, belki de nükleer enerjiden çok daha büyük bir tehlikeye davetiye çıkarıyor.
ISI YALITIMI ÇEVRENİN KORUNMASINA KATKI SAĞLAR
Enerji ihtiyaçlarının artması ve verimli enerji kullanılmamasi sonucunda, hava kirliliği artıyor. Hava kirliliğindeki bu artiş kendisini küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle gösteriyor. Küresel ısınma tehdidi ve hava kirliliğini azaltmak; günümüzün en önemli konularının başında geliyor. Küresel ısınmanın, Çernobil’deki gibi trajik sonuçlarının henüz görünmüyor oluşu, çevreciler ve bilim adamlarının sürekli uyarılarına karşın, kamuoyunda beklenen tepkinin ortaya çıkmasını engelliyor. Kış mevsiminde ısı kayıplarının, yaz mevsiminde ise ısı kazançlarının azaltılması ile elde edilecek yakıt tasarrufu, beraberinde atmosfere atılan sera gazlarında da bir düşüş sağlayacaktır. Kömür, petrol gibi yakıtlar bir yandan gözle görülür biçimde hava kirliliğine yol açarken, diğer yandan küresel ısınmaya ve buna bağli olarak iklim değişikliklerine yol açıyor. Fosil yakıtlar yandığında, renksiz ve yanmayan bir gaz olan karbondioksit açığa çıkar.
Genellikle atmosferin alt tabakası troposferde bulunan karbon dioksitin ekolojik denge açısından önemi büyüktür. Enerji tüketimindeki artış sonucu, atmosferdeki karbondioksit miktarı yıldan yıla artar. Bunun sonucunda, güneş ışınlarının yeryüzüne gidişi ve yansıma ile dönmesi sırasında, çok fazla miktarda enerji soğurulur ve atmosferin sıcaklığı giderek yükselir. Küresel ısınma, sera gazları olarak adlandırılan gazların etkisiyle atmosfer sıcaklığındaki bu yükselmenin bir sonucudur.
ISI YALITIM ÖNLEMLERİ
Hava kirliliğinin ve küresel ısınmanın trajik sonuçlarını yakınımızda hissetmiyor olabiliriz. Ancak, uzmanların uyarılarının dikkate alınması ve bu konuda harekete geçilmesi gerekir. Bu noktada yapılması gerekenlerin başında, yine yalıtım uygulamaları önlemleri gelir.
Enerjinin etkin kullanımını sağlayacak ısı
yalıtımı önlemleri, fosil yakıt tüketimini azaltarak, küresel ısınmaya yol açan
sera gazı emisyonlarının azalmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Yani sıra ısı yalıtımı, yaz aylarında soğutma için kullanılan ve ozon
tabakasına zarar veren soğutucu gazlara duyulan ihtiyacı da azaltacaktır.
Azalan enerji gereksinimi; elektrik ihtiyacını, dolayısıyla elektrik üretimini
ve üretimde kullanılan fosil yakıt miktarını; böylelikle de gaz salınımını
azaltmış olacaktır.